A.1.1. "Anarşi" Ne Anlama Gelir ?
A.1.2. "Anarşizm" Ne Anlama Gelir ?
A.1.3. Neden Anarşizm, Hürriyetçi Sosyalizm Olarak da Adlandırılır ?
A.1.4. Anarşistler Sosyalist' midir ?
A.1.5. Anarşizm Nereden Ortaya Çıktı ?
A.1.2. "Anarşizm" Ne Anlama Gelir ?
A.1.3. Neden Anarşizm, Hürriyetçi Sosyalizm Olarak da Adlandırılır ?
A.1.4. Anarşistler Sosyalist' midir ?
A.1.5. Anarşizm Nereden Ortaya Çıktı ?
"Anarşizm" ve "anarşi" şüphesiz siyaset teorisinde en fazla yanlış temsil edilen kavramlardır. Genel anlamı ile, "kaos" veya "düzensizlik" kelimeleri ile eş anlamlı tutularak, anarşistlerin toplumsal kaos ve "orman kanunu"'na geri dönüşü istediği belirtilir.
Bu yanlış temsiliyet (anlamlandırma) sorunu tarihsel bir paralellik gösterir. Örneğin, tek adam egemenliğinin (monarşi) gerekli olarak görüldüğü hükümetlerin bulunduğu ülkelerde de, zamanında "cumhuriyet" veya "demokrasi" gibi kavramlar aynen "anarşi" kavramı gibi değerlendirilmişlerdir; yani düzensizlik ve karmaşayı temsil etmek için kullanılmışlardır. Halihazır durumun devam ettirilmesinde belirgin çıkarı olanların, mevcut sisteme karşı çıkanların pratikte işlerliklerinin olamayacağını öne sürmeleri gayet normaldir, onlara göre yeni toplumsal yaşam biçimi ancak kaos'a yol açabilir. Ya da, Errico Malatesta'nın ifade ettiği gibi:
"Hükümet'in gerekli olduğuna ve hükümet olmadan ancak düzensizlik ve karmaşa olacağına inanılırsa, doğal ve mantıksal olarak; anarşinin, hükümetin olmamasını önemle vurgulaması açısından, düzenin yokluğu anlamına gelmesi gerekir." [Anarcy --ÇN: Anarşi].
Anarşistler, bu "anarşi" kavramının "genel sezgisel" fikrini değiştirerek, insanların hükümet ve diğer tüm hiyerarşik toplumsal ilişkilerin hem zararlı, hem de gereksiz olduklarını görmelerini arzularlar. Ne zamanki "fikirler değişir, ve toplum hükümetin gerekli olmadığı, ve bunun da ötesinde zararlı olduğu konusunda ortak bir kanaat sahibi olur; hükümetsizlik" vurgusunu yapan anarşi kelimesi, "doğal düzen, herkesin çıkar ve ihtiyaçlarının uyumluluğu, tam dayanışma ile beraber tam özgürlük" demekle özdeş hale gelir." [aynı yer (a.y.)].
1. "Anarşi" Ne Anlama Gelir ?
Yunanca kaynaklı olan "anarşi" kelimesi, "olmaksızın", "-sız", "...-in isteği", "...-in yokluğu" ya da "...-in olmaması" anlamlarını veren a öneki ile, "yönetici", "şef", "hükmeden", "komutan" anlamına gelen archos kelimesinin birleşiminden oluşur. Yunancada anarchos, ve anarchia kelimeleri, "hükümetin olmadığı -- hükümetsiz olma hali" anlamlarına gelir [Angeles, Peter A.; The Harper Collins Dictionary of Philosophy, ikinci baskı, sayfa 11-12. --ÇN: Harper Collins Felsefe Sözlüğü].
Görüldüğü üzere, anarşizmin anlam olarak kökeni yanlızca "hükümetsizlik" anlamına gelmemektedir. "An-archy", "hükmedenin olmadığı", ya da daha genel bir ifade ile "otoritenin olmadığı" anlamına gelir; ve bu anlamda anarşistler tarafından kullanılmaktadır.
Yani, anarşizm, tamamen hükümet-karşıtı, devlet- karşıtı olmaktan ziyade, hiyerarşi'ye karşı olan bir harekettir. Neden ? Çünkü, hiyerarşi, otoriteyi içeren kurumsal yapıdır.
Devletin, hiyerarşinin ulaşmış olduğu en ileri biçim olması nedeni ile; anarşistler, tanımsal olarak, devlet karşıtıdırlar, ama bu tek başına anarşizmin yetersiz bir tanımlaması olur.
Bu bağlamda "hiyerarşi"ye referans vermek oldukça yeni olan bir gelişmedir, "klasik" anarşistlerin bu sözcüğü kullanmadığını görüyoruz. Ama yazılarından açıktır ki, onların yaptıkları da aslında, hiyerarşiye, bireyler arasındaki ayrıcalıklara ve güç dengesizliklerine karşı bir felsefedir. Bakunin de, "resmi" otoriteye saldırıp doğal etkiyi" savunurken bundan bahsetmektedir, şöyle der:
"Hiç kimsenin bir diğerini baskı altına almasının imkansız hale gelmesini mi hedefliyorsun ?. Öyleyse, hiç kimsenin güce [ --ÇN: iktidara] sahip olmamasını sağlaman gerekir" [Maximoff, G. P., ed., The Political Philosophy of Bakunin: Scientific Anarchism, sayfa 271 --ÇN: Bakunin'in Siyasi Felsefesi: Bilimsel Anarşizm].
Jeff Draughn'un belirttiği gibi, "her zaman 'devrimci projenin' gizli bir parçası durumundayken; hiyerarşi-karşıtı genel kavramı, son zamanlarda oldukça göz önüne çıkmıştır. Ama aslında, bunun kökleri Yunanca "anarşi" kelimesinde açıkça görülebilir." [Jeff Draughn, Between Anarchism and Libertanianism: Defining a New Movement --ÇN: Anarşizm ve Hürriyetçiler: Yeni Hareketi Tanımlamak].
2. "Anarşizm" Ne Anlama Gelir ?
Peter Kropotkin'in deyişiyle, Anarşizm "sosyalizmin hükümetsiz sistemidir..." [Anarchist Communism: Its Basis and Principles --ÇN: Anarşist Komünizm: Temelleri ve Prensipleri]. Anarşistler, hükmedenin olmadığı anarşinin, uygulanabilir bir toplumsal sistem biçimi olduğunu savunurlar, ve bireysel özgürlük ve toplumsal eşitliğin en fazlalaştırılması için çalışırlar. Özgürlük ve eşitlik amaçlarının birbirini destekleyen amaçlar olduğunu görürler. Ya da, Bakunin'in ünlü alıntısı ile söylemek gerekirse:
"Bizler Sosyalizm olmadan özgürlüğün ayrıcalık ve adaletsizlik olduğuna, ve özgürlük olmadan Sosyalizmin kölelik ve şiddet olduğuna inanıyoruz."
İnsanlık tarihinin bize ispatladığı da budur. Eşitlik olmadan özgürlük sadece güçlü olanın bağımsızlığı anlamına gelirken, özgürlük olmadan eşitlik ise imkansızdır ve aslında köleliğin gerekçelendirilmesidir.
Bu nedenledirki, anarşizm, "hükmedenin olmadığı" temelinde kurulan bir toplumun, yani anarşinin yaratılmasını hedefleyen siyasi bir teoridir. Bunu başarmak için, "tüm sosyalistlerle ortak olarak, anarşistler; toprak, sermaye ve makine üzerindeki özel mülkiyetin zamanını doldurduğu, ve yokolmaya mahkum olduğunu belirterek; üretim için gerekli olan herşeyin toplumun ortak mülkiyeti olması gerektiğini ve refahın üreticilerince ortaklaşa yönetilmesi gerektiğini savunurlar. Ve ... toplumun siyasi organizasyonunun en ideal hali için gereken koşulların, hükümet fonksiyonlarının en aza indirildiği zaman sağlanabileceğin savunurlar...(ve) toplumun nihai hedefi hükümetin fonksiyonlarını tamamen ortadan kaldırmaktır -- hükümetsiz topluma, yani an-archy'e" [Rudolf Rocker, Anarcho-syndicalism --ÇN: Anarko-sendikalizm].
Böylece, anarşizm hem olumludur, hem de olumsuzdur. Mevcut olan toplumu inceleyip, eleştirirken; aynı zamanda potansiyel yeni toplum için bir yapı ortaya koyar -- bugünki sisteminin belli bazı insan ihtiyaçlarını reddetmesinin aksine onları azamileştirerek. Bu ihtiyaçlar, en temel olarak, özgürlük, eşitlik ve dayanışma'dır.
Bakunin "yıkıcı dürtü yaratıcı bir dürtüdür" sözünden anlaşılabileceği gibi, anarşizm eleştirel analizi umut ile birleştirir. Bugünkü toplumda nelerin yanlış olduğunu anlamadan daha iyi bir toplum inşaa edilemez.
3. Neden Anarşizm, Hürriyetçi Sosyalizm Olarak da Adlandırılır ?
Pekçok anarşist, "anarşizm" kavramına yüklenen olumsuz tanımlamayı görerek, fikirlerinin olumlu ve yapıcı yanlarını vurgulamak için başka kavramlar kullanmışlardır. Bunlardan en yaygın olanları, "özgür sosyalizm", "özgür komünizm", hürriyetçi sosyalizm" ve "hürriyetçi komünizm"dir. Anarşistlere göre, bunlar birbirinin yerine kullanılabilirler.
American Heritage Dictionary tanımlamalarına bakacak olursak:
HÜRRİYETÇİ: düşünce ve eylemde bulunma özgürlüklerine, özgür iradeye inanan kişi.
SOSYALİZM: üreticilerin; hem siyasi gücü, hem de üretim araçlarını ve malların dağıtımını kontrol ettiği toplumsal sistem.
Bu iki tanımı alıp bir araya getirmek ise şuna yol açar:
HÜRRİYETÇİ SOSYALİZM: özgür düşünce, özgür eylemde bulunma ve özgür iradenin varolduğu; ve üreticilerin, hem siyasi gücü, hem de üretim araçlarını ve malların dağıtımını kontrol ettiği toplumsal sistem.
Ama, ABD'de Hürriyetçi Parti'nin ortaya çıkması ile beraber, pekçok insan "hürriyetçi sosyalizmin" çelişkili bir duruma düştüğüne inanmaktadır. Aslında, pekçok "Hürriyetçi", anarşistlerin, "sosyalist" fikirleri daha fazla kabul edilebilir kılmak için, "hürriyetçilik-karşıtı" olan sosyalizm ile Hürriyetçi ideolojiyi ilişkilendirmeye çalıştıklarını söylemektedirler -- diğer bir ifade ile, anarşistler, "hürriyetçi" markasını esas sahiplerinden çalmaya çalışmaktadırlar.
Gerçekten bu kadar uzak başka bir saptama daha yapılamaz. Anarşistler, "hürriyetçi" kavramını 1890'lardan beri kullanagelmektedirler. İlk olarak, Fransa'da anarşizm-karşıtı yasaları delmek için kullanılmıştı. O zamandan beri, özellikle Amerika dışında,herzaman anarşist fikirlerle ve hareketlerle ilgili olaral kullanılmıştır. Sebastian Faure ve Louise Michel, Le Libertaire (The Libertarian) [--ÇN: Hürriyetçi] adlı makalelerini, Amerikan Hürriyetçi Partisi kurulmadan 70 yıl önce, 1895'de yayınladılar.
Daha yakın tarihli bir örnek vermek gerekirse, Amerika'da, 1954'de anarko-sendikalist ilkeler etrafında örgütlenen "The Libertarian League" [ÇN: Hürriyetçi Birliği], 1965'e kadar faal haldeydi. ABD-temelli Hürriyetçi Parti ise 1970'lerin başından itibaren ortaya çıkmıştır. Asıl olarak bu terimi çalan onlardır. "Hürriyetçi" kapitalizm fikrinin (Hürriyetçi Parti'nin savunduğu), çelişkili bir kavram olduğuna ise daha sonra değineceğiz.
Yine daha sonra açıklanacağı gibi, sadece hürriyetçi-sosyalist mülkiyet sistemi bireysel özgürlüğü azamileştirebilir. Söylemeye her ne kadar gerek olmasa da, devlet sahipliliği -- genellikle "sosyalizm" olarak adlandırılan-- anarşistler için asla ve asla sosyalizm demek değildir. Aslında, devlet "sosyalizmi" hiçbir sosyalist içeriği olmayan, kapitalizmin bir biçimidir.
4. Anarşistler Sosyalist' midir ?
Evet. Anarşizmin tüm ana dalları hükmetme ve sömürüye dayanan kapitalizme karşı çıkar.
Ben Tucker gibi bireyciler, Bakunin ve Proudhon gibi toplumsal anarşistler kendilerini "sosyalist" olarak tanımlarlar. "Sosyalist" kelimesi başlangıçta "bireylerin ürettiklerine sahip olma hakkını savunanlar" olarak tanımlandığı için de bu gayet normaldir ["Ayn Rand and Perversion of Liberalism,"Anarchy: A Journal of Desire Armed, no. 34'de). Bunu gerçekleştirmek için, sosyalistler üreticilerin, üretim araçlarını ve sürecini kontrol ettikleri toplumsal yapıyı arzularlar. Kapitalizmde, işçiler üretim sürecinde ne kendilerini yönetirler, ne de emekleriyle ürettikleri üzerinde herhangi bir kontrole sahiptirler. Bu durum, herkes için eşit özgürlük ile bağdaşmadığından anarşistler tarafından karşı çıkılır.
Bu nedenle tüm anarşistler kapitalizm-karşıtı'dırlar. Örneğin, Liberalizm'den en çok etkilenen anarşist düşünürlerden Ben Tucker kapitalisti, "tefeci, faiz,rant ve kârla yaşayan" olmakla suçlar. Tucker'a göre, kapitalist olmayan, anarşist serbest-piyasa toplumunda, kapitalistlere gereksinim olmayacaktır, çünkü "emek... doğal ücretini garanti altına alacaktır, yani tüm ürettiğini". Böyle bir ekonomi, karşılıklı bankacılık; ve koperatifler, zanaatçılar ve köylüler arasında ürünlerin serbestçe değiştirildiği bir sisteme dayanacaktır. En aşırı egoist olan Max Stirner bile, kapitalist toplumu ve onun özel mülkiyet, rekabet, işbölümü gibi giderek kutsallaştırılan "hortlaklarını" devamlı eleştirmekten geri durmaz.
Sonuç olarak, anarşistler kendilerini sosyalist olarak tanımlarlar, ama belli bir formunda -hürriyetçi sosyalist. Bireysel anarşist olan Joseph A. Labadie'nin (hem Tucker hem de Bakunin'i çağrıştıran bir şekilde) ortaya koyduğu gibi:
"Anarşizmin sosyalizm olmadığı söylenir. Bu bir hatadır. Anarşizm gönüllü Sosyalizm'dir. İki çeşit sosyalizm mevcuttur, şeytani ve anarşist, otoriter ve hürriyetçi, devlet ve özgür. Aslında, şu ya da bu şekilde, toplumsal iyileşmeyi amaçlayan herhangi bir öneri dışsal isteklerin güçlerinin ve bireyler üzerindeki zor kullanımının artması ya da azalması olarak ifade edilebilir. Eğer artıyorlarsa şeytanidirler, eğer azalıyorlarsa anarşisttirler." [Anarchism: What It Is and What Is Not -- ÇN: Anarşizm: Nedir ve Ne Değildir ?].
Toplumsal ve bireysel anarşistler pek çok konu üzerinde uyuşmazlıklara sahip olsalar da -- örneğin, serbest piyasanın özgürlüğü azamileştirmenin en iyi yolu olup olmadığı--, kapitalizme karşı çıkılması ve anarşist toplumun, tanımsal olarak ücret değil, bağlantılı emek (associated labour) üzerine dayanması gerektiği konusunda hem fikirdirler. Sadece bağlantılı emek, çalışma saatleri boyunca "dışsal isteklerin güçlerini ve birey üzerinde baskı oluşturulmasını azaltabilir" , ve bunu yapanların işi kendilerinin idare etmesi fikirleri gerçek sosyalizmin temel idealleridir. Ama, kelimelerin anlamları zamanla değişir.
Bugün, sosyalizm kavramı, tüm anarşistlerin özgürlüğün ve asıl sosyalist ideallerin reddi anlamına gelmesi nedeni ile karşı çıktıkları devlet sosyalizmi ile eş anlamlı hale gelmiştir. Tüm anarşistler Noam Chomsky'nin bu konu üzerine açıklamasını onaylayacaklardır:
"Eğer sol 'Bolşevizm'i de içerecek şekilde anlaşılıyorsa, ben kendimi tamamı ile sol'dan ayrı tutarım. Lenin sosyalizmin en büyük düşmanlarından birisiydi" [Red and Black Revolution, sayı 2 --ÇN: Kızıl ve Kara Devrim].
Anarşizm aslında Marksizm, sosyal demokrasi ve Leninizm'in fikirlerine sürekli karşı durarak gelişmiştir. Lenin'in iktidara gelmesinden çok daha önce, Bakunin; Marx'ın devlet-sosyalist fikirlerinin gerçekleşmesi halinde oluşacak "despot hükümetlerin en kötüsünün" kurulması, yani "Kızıl Bürokrasi", tehlikesine dikkat çekmişti.
Diğer yandan, sosyalist ve anarşistler bazı Marksistlerle bazı ortak fikirleri taşırlar (Leninistlerle olmasa da). Bakunin ve Tucker da, Marx'ın kapitalist toplum analizini ve emek-değer teorisini kabul ederler. Aslında Marx, Max Stirner'in -Marx'ın kendi ifadesi ile- bayağı komünizm ve devlet sosyalizmi olgularını eleştirdiği, The Ego and Its Own (--ÇN:
Bir ve Kendisi) kitabından oldukça etkilenmiştir. Yine aynı zamanda, Marksist harekette toplumsal anarşistlere yakın duran unsurlar da vardır (özellikle toplumsal anarşizm'in anarko-sendikalist görüşlerine yakın olan -- örneğin, Lenin'e oldukça mesafeli duran Anton Pannekoek, Rosa Luxembourg, Paul Mattick gibi isimler).
Karl Korsh ve diğer bazıları da İspanya'daki anarşist devrimden sempati ile söz ederler. Marx'tan Lenin'e devamlılık gösteren pek çok unsurlar olduğu gibi; Lenin ve Bolşevizm'i acımasızca eleştiren ve anarşistlerin eşitlerin özgür birlikteliği hedefine oldukça yakın olan hürriyetçi Marksistler de Marx ile devamlılık içindedirler.
Sonuç olarak, anarşizm temel olarak, yaygın olarak kullanılan devlet-sosyalizm'ine karşı olan bir sosyalizm biçimidir. Daniel Guerin'in Anarchism adlı kitabında dikkat çektiği gibi, "Anarşizm aslında sosyalizmin eşanlamlısıdır. Anarşistler, insanın insan tarafından sömürüsünü yoketmeyi amaçlayan sosyalistlerdir". "Merkezi planlama" yerine, anarşistler özgür birlikleri savunurlar ve devlet kapitalizmi olması nedeni ile "devlet" sosyalizmini reddederler.
5. Anarşizm Nereden Ortaya Çıktı ?
Anarşizm nereden ortaya çıktı ? Burada, Rus Devriminde Makhnovist hareketin katılımcıları tarafından üretilen The Organizational Platform of the Libertarian Communist [--ÇN: Hürriyetçi Komünistlerin Örgütsel Platformu] adlı bildiriden alıntı yapmaktan daha iyisini yapamayız:
"işçilerin kölelikten kurtulmasını amaçlayan mücadele ile yaratılan sınıf savaşımı ve onların özgürlüğe olan tutkuları, anarşizm fikrine yol açmıştır; bu fikir, sınıfların ve Devlet'in varlığı prensiplerine dayanan toplumsal sistemin tümden yokedilmesi, ve yerine kendinden yönetim prensibi ile oluşturulan emekçilerin özgür devletsiz toplumunun inşaa edilmesi fikridir.
"Yani, anarşizm, entellektüellerin ya da filozofların fikirlerinin soyut yansımalarından oluşmamıştır: aksine, emekçi kitlelerin mücadelesi ve yaşamının en kahraman döneminde özellikle canlanan özgürlük ve eşitlik tutkularından, emekçilerin gereksinim ve zorunluluklarından; emekçilerin kapitalizme karşı doğrudan mücadelesinden ortaya çıkmıştır.
"Bakunin, Kropotkin gibi önde gelen anarşist düşünürler, anarşizm fikrini keşfetmediler; aksine onu kitlelerde teşhis ederek, sadece basit anlamında onu kavramsallaştırmak ve yaymak maksadı ile, akıl ve bilgilerini kullandılar."
Anarşist hareketin bir yönü olarak, Makhnovistler hem Kızıl (Komünist), hem de Beyaz (Çarlık/Kapitalizm) otoritenin güçlerine, 1917-1921 arasında karşı çıkan emekçi sınıfından kişilerin kitlesel bir hareketiydi. Peter Marshall'ın dikkat çektiği gibi "anarşizm . . . temel desteğini geleneksel olarak, işçiler ve köylüler arasında bulmuştur" [Demanding the Impossible, sayfa 652--ÇN: İmkansızı İstemek].
Anarşizm, bastırılmış olanların mücedelesi ile, ve mücadelesi içinde ortaya çıktı. Özgürlük için savaşımdan; ve yaşamak, sevmek ve oynamak için zamanımız olacağı tamamen insani bir yaşama olan tutkumuzdan ortaya çıktı. O, fildişi kulelerinde oturup topluma yukarıdan bakan, hayattan kendini soyutlamış, ve kendi doğru ve yanlış kavramlarından hareketle yargılara varan bir avuç insan tarafından yaratılmamıştır.
Diğer bir deyişle, anarşizm, baskı ve sömürüye karşı mücadelenin bir ifadesidir; çalışan insanların mevcut sistemdeki yanlışlıkların ne olduğu hakkındaki deneyiminin ve analizlerinin bir genellemesidir, ve nihayet daha iyi bir gelecek için umut ve düşlerimizin bir ifadesidir.
Çeviri: Anarşist Bakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder